Yazılımcımın Güğümleri 5 - Bir Hatıra

Ramazan Çetinkaya 22 Aralık 2016 Perşembe

Yazılımcımın Güğümleri 5 - Bir Hatıra

Yazı dizimize daha somut ve ufukları başka çerçevelerde açacağını da umduğum bir yazı ile devam edeceğiz. Daha önce giriş yazımızı beklenti ve vaatler iş süreci ve projenin sunumu ile detaylandırmıştık. Şimdi gerçekleşmeyen bir iş akdi üzerinden evvelce işaret ettiğimiz konulara değineceğiz.

FİLDİŞİ AJANS olarak hem nakit akışına hem de farklı çevrelerden referansa ihtiyaç duyduğumuz zamanlardı. Bir müşterimizin ihtiyacı olan hizmeti takip etmek ve kendi sürecimizi selametle devam etmek üzere çözüm ortağı arıyorduk. Süreci takip edecek firmayı bulduk ve görüşmeleri yürütüyorduk. Çözüm ortağımızın da kurumsal kimlik internet sitesi ve SEO ve reklam yönetimine ihtiyacı vardı. İlerleyen iş sürecinde müşterimizin işini takip etmemiz çözüm ortağımızın dikkatini çekmiş olacak ki ihtiyaçlarını dillendirip birlikte çalışacabileceğimizi bildirdi. Tabii sevindik. Ayrı bir toplantı için sözleştik ve konuyla ilgili görüşme gerçekleştirdik. Toplantı muhtemelen hiç unutmayacağımız ilk üç toplantı arasında yer alacaktır. Zira o kadar kısa görüşmede yorulduğum kadar hiçbir toplantıda yorulduğumu hatırlamıyorum. Daha sonra o zamanlarda gündemimizde hiç olmayan karmaşıklıkta süreçleri yönettik, içinden çıkılmaz görünen onca projeyi projelendirdik ancak o kadar yorulmadık.

Çözüm ortağımızın bizimle ihtiyaçları için görüşmek istemesinin diğer müşterimizin işine gösterdiğimiz ihtimam üzerine olduğunu yukarıda belirtmiştim. Zira çözüm ortağımız aynı ihtiyaçlarını daha önce başka meslektaşlarımızla çözmek istemiş ancak muvaffak olamamış. Hatta öyle bir psikolojiye bürünmüş ki elinden gelse bilgisayara dokunmayacak bütün işlerini klasik yöntemlerle çözecek hale gelmiş. O zamanlar hem ihtiyaçlarımız hem de taze oluşumuzdan bu sorunları aşacağımızı düşünmüştük. Kaldı ki o zamanlar birçok müşterimiz kötü tecrübeleri hâlâ canlı iken bizimle çalışmaya başlamıştı. Bunu da aşacağımızı düşündük.

Programımız önce logo tasarımı ve ihtiyaç duyulan kurumsal kimlik enstrümanlarının hazırlanmasıyla başlıyordu. Sonra web tasarım ve web yazılımın projelendirilerek tamamlanması ve nihayet SEO ve reklam yönetimlerinin yıllık planlarının yapılmasıyla uygulaması şeklinde devam edecektik. Ancak olan oldu ve kendimizi yıllarca birbirine sabredip sonra geri dönülmez şekilde birbirinden soğuyan bir çiftin arasında bulduk. Çözüm ortağımız daha önce hizmet aldığı kişi ya da kurumlara olmadık ödemeler yapmış ve eline hiçbir şey geçmemiş. Herhangi bir firma teminatı olmadan “ben bu işi çok iyi yaparım” diyen birkaç kişiye –anlatmasına göre- yüksek ödemeler yapmış. Talep ettiği hiçbir şeyi de alamamış. Sonra galiba bir de firma ile çalışmış ve yine sonuç hüsran. Karşımızda meslektaşlarımızın teknolojinin her nev’inden soğuttuğu bir firma yöneticisi ile kalakaldık. Kimse ayranım ekşi demez ama ürettiğimiz işler ortada ve güven ortamını nasıl temin edeceğimizi bilmiyoruz. Kalakaldık.

Şimdi geri dönüp düşündüğümde önceki yazılarda işaret ettiğim hususların neredeyse tamamının eksik yapıldığını ya da hiç yapılmadığını düşünüyorum. Her genelleme gibi yanlış olsa da “ip tek taraftan gerilmez”. Çözüm ortağımızın ve hizmet aldığı kişi veya kurumların suçlu olduğu aşikâr. Öncelikle, iki tarafın birbirini anlayamadıklarını düşünüyorum. Bir tarafın beklentileri diğer tarafın yapabilecekleri iyice deklare edilmemiş olacak ki memnuniyetsizlikler “yapamadılar”, “edemediler” üzerine yoğunlaşıyor. Yapamadılar denilen ürünler kullanıldığına göre süreç ilerlemiş ve iyi yahut kötü sonuç alınmış. Ancak müşteri memnun kalmamış. Tabii burada meslektaşlarımızın Türkiye’deki ortalama bilişim bilgisinin düzeyinden istifade ederek verdiği uçuk ve yapılması imkânsız vaatler de sonucu etkilemiştir. Öte yandan müşterinin mümkün olmayan istekleri de hizmet sağlayıcılar tarafında tabiri caizse törpülenerek, zımparalanarak "olur hale" dönüştürülmemiş. Eğer öyle olsaydı bizim karşımıza benzer talepler çıkmazdı. Zannediyorum müşteri tarafından gelen her talebe –belki dinlemeden- “hallederiz abi” denilmiş. İş süreçleri hakkında çok bilgim olmamakla birlikte ürün teslimlerinde gerekli sunumlar yapılıp ürünlerin müşteriye sevdirilmediği açık. Çünkü çözüm ortağımız satın aldığı ürünleri “tekrar para harcamamak” için sevmeyerek kullanıyordu. Toplantı sonrasında iki kişi ağrıyan başlarla şu soruyu sorduk: “Ortada bir cenaze var, bunu kaldırmaya niyetlenelim mi?”.

İki kişi birden “hayır” dedik. Şöyle ki çözüm ortağımıza “SEO çalışmasıyla sizi 2-3 ayda her kelimede birinci sayfaya çıkarmaya söz veremeyiz” dediğimizde “ama daha önce çalıştığımız arkadaşlar yaparız demişti” diyordu. “Daha önce diyen arkadaşlar”ın başarısızlıkları bir kenara, anlattığımız teknik bilgilerde müşterimiz için “gerçekleştirilebilir hedefler” geliştirmemize yardımcı olmadı.

Üç sebeple bu işe girmedik:

  • Çözüm ortağımızı memnun edemeyeceğimiz açık olduğu için bütün ilişkilerimizin zedeleneceği ihtimalinin yüksek olması
  • Kötü bir referansa sahip olmama isteğimiz
  • Memnun etmek için yapacağımız çabaların maliyetimizi çok yükseltmesi ihtimalinin yüksekliği.

Yanlış hatırlamıyorsam ilk defa kendi isteğimizle bir işi almamıştık. Pişman değiliz. Sağlıklı bitirilemeyen projelerin maddi ve manevi yükleri altında ezilmeye gerek yok. Bunu daha sonra başka projelerde maalesef tecrübe ettik.

  • 22 Aralık 2016 Perşembe

  • Kurumsal Kimlik, SEO ve Reklam Yönetimi, Web Yazılım, WeTasarım

  • Ramazan Çetinkaya


“YA BİZİMLE ÇALIŞIN YA SİZİNLE ÇALIŞALIM”