Ramazan Çetinkaya 13 Kasım 2016 Pazar
Bu yazı kıyısından bu işe bulaşmışlarla henüz ne yapacağına karar verememiş ve şıklarından biri de "SEO" danışmanlığı olan bilişim neferleri hayrına yazılmıştır.
Her şeyden önce toplantılarda isminizin sonuna Bey / Hanım ekleyerek ve afilli hatta fosforlu pozisyon isimleriyle hitap görseniz de firma personeli başbaşa kalınca size "SEOCU" diyecektir. Bu isme şimdiden ısınmaya bakın zira her firmanın toplantı salonu ve toplantı yapacak personeli olmayabilir. Çalışmalarınızı yürütürken gelen telefona müşteriniz "SEOCU arkadaş burada, ben seni müsait olunca arayayı mı?" diyebilir.
Çalışma şartlarını bir kenara bırakıp sizin seçiminize gelelim. "Bu işe uygun musunuz?" sorusu temelde iki başlık altında incelenebilir.
1 - Bu işi yaparken zevk alabilecek misiniz?
2 - Bu işte katma değer üretebilir misiniz? Meslektaşlarınızla farkınızı gösterebilir misiniz?
Birinci soru olabildiğince kişisel. Çok fazla girmek istemem ancak ipuçları vermeden geçmeyelim. SEO işi genel anlamıyla strateji kurmak ve -bazen kim olduğunu bilmediğiniz- rakiplerinizin hamlelerine karşı yeni hamleler tasarlamak ve zamanı gelince uygulamak üzerine kuruludur. Bir de kumarı oynatan masa sahibi var. Şimdilik üç tanesi meşhur: Google, Yandex, Bing. Bunlarla iyi geçinip hem onların şartlarına uyup hem de rakiplerinize fark atacaksınız. Karar sizin.
Diğer konuda söyleyeceklerim teorik olmakla birlikte birincinin açılımı da sayılabilir. SEO konusunda başarılı olmak için uzun dönemli strateji tasarlayabilen, uygulayabilen, denetleyen ve yeni stratejiler geliştirerek bu döngüyü ayakta tutabilen bir zihin yapınız olmalı. Strateji konusunu ayrıca bir yazı ile detaylandırmak istiyorum. O sebeple derine girmeyeyim.
Asıl işaret etmek istediğim masa sahipleriyle olan ilişkiniz. Daha önce arama motorunun Alphabet/Google için önemine işaret eden bir yazı yazmıştım. Google arama motorunun net kârının Alphabet'in genel kârı içindeki oranı arama ve sonuçlarını bizden daha fazla önemseyenler olabileceğine açık işaret. Kimse tezgahın dağılmasını istemiyor. Arayan arasın, bulunan bulunsun, arada reklamlara tıklandığında da masa kazansın.
Peki masa nasıl ayakta durur? Cevap basit: Müşteri memnuniyeti.
Arayanlar sorularına hızlı ve doğru cevap bulabilirlerse genellikle aynı masaya gelirler, masaya gelen arttıkça reklam veren artar, reklam veren arttıkça masa daha çok kazanır.
Masanın bir algoritması var. Soruları bile düzeltecek kadar sizi arayanları tanıyor. Arayan yanlış soru sorsa bile doğru cevabı veriyor. Bunu nasıl yapıyor? Bundan sonrasını ancak iyi bir yazılım tasarımcısı, sistem mühendisi vs. ile konuşabiliriz. Bununla birlikte "nasıl yapıyor" sorusu çok önemli zira masanın nasıl çalıştığını bilmezseniz deneye yanıla yaşar gidersiniz. Aslında arama motorlarının algoritmalarını tamamen çözmenize değil mümkün oldukça çerçeve tahminlere işaret etmek istiyorum. Yeni gittiğiniz pansiyonda öğle yemeğinin tam saatini bilmeseniz de 12:00 - 15:00 arasında olacağını tahmin etmeniz gibi.
Konu biraz daha açıklığa kavuştuğuna göre şahsî iddiamı sizinle paylaşabilirim: "SEOCU" olmak en çok yazılım işiyle meşgul olanlara yakışır. "SEOCU" olarak kastettiğim kişinin bir site için gerekli yol haritasını çıkartan stratejileri tespit eden akıl olduğunu özellikle belirtmeliyim. Uygulamaları Microsoft Word kullanmayı bilen bir kişi uygun bir yönetim paneli ile icra edebilir. Ancak, hangi dönemde ne tür içerik üretileceğinden site dışında yürütülecek faaliyetlere kadar her adımı süreç içinde çok ince tasarlanmak farklı bir zihni işaret eder. Ayrıca geleceği de hayal ederek arama motoru algoritmasının nereye evrileceğini tahmin edebilmeli bu "SEOCU" arkadaş. Bulduğu bir açığın arama motorları tarafından bilerek mi (sistemler sıralama, açığın sisteminde işine gelmesi, daha büyük bir açığı kapatmak gibi sebeplerle bazı açıklara göz yumabilirler) bilmeyerek mi açık bırakıldığını ne zamana kadar kullanabileceğinizi, hangi işaretleri aldıktan sonra bu açıktan fayda talep etmeyi sonlandıracağını da iyi takvimlemeli. Bunun gibi strateji oyunlarını andıran -satranç daha doğru olabilir- hamleleri tasarlayıp atabilmelisiniz bu işte başarı istiyorsanız.
İşte tüm bunlar için ise gözüne girmeye çalıtığınız algoritmayı baştan geliştirecek kadar olmasanız da çerçevesini ve yolunu anlayacak kadar programlama dillerinden anlamalısınız. Aksi takdirde başkalarının tasarılarını bütün sitelerinize uyarlamak zorunda kalırsınız. Düşünün uçak bileti satan sitenizle terlik satan sitenize ve kendi blogunuza aynı kaidelere göre SEO uyguluyorsunuz.
Sonuç Türkiye'de SEO konusunda çok iddiali olan bir internet sitesinin yaşadığı hezimet gibi olabilir: Kendi ismiyle yapılan aramada yok.