Ramazan Çetinkaya 11 Kasım 2016 Cuma
Efenim kalay kelimesinin kullanım alanı neredeyse argoyla sınırlandı. Kalayı kullanan yok. Ancak kirlendiğine inanılan yahut bazı yanlışlar yaptığı düşünülen kişileri bir takım fiillerle kalaylanmış bakır gibi temize çıkartmak için kullanıyor. Anlayacağınız Düriye Hanım'ın Güğümleri ile bizim yazılım sektöründeki eşhasın güğümleri ve kalaylanması başka başka konular.
Gelgelelim biraz meseleyi sulandırmaya çalışsak da sektördeki güven ve iş geliştirme ilişkileri ciddi yara almış durumda. Eskiden, daha bilgisayarlar hayatımızın vazgeçilmezi olmadan evvel iki zümreye pek güvenilmezi iş hayatında: Emlakçılar, muhasebeciler. Bunlara yazılımcıları biz ekledik. El birliğiyle hizmet alanlar ve üretenler sektörde onulması güç yaralar açtılar.
Sektörde az sayılmayacak süredir bulunuyoruz ve müşterilerimizin ekseriyeti evvelce başkalarıyla çalışıp yaşadıkları ciddi memnuniyetsizlikler üzerine -bazen nahoş ayrılıklarla- FİLDİŞİ AJANS'la çalışmaya başladı. Görüşme yapıp süreci yönlendirmekte zorlanacağımızı düşündüğümüz kimi işleri de almadık. Zira ilkelerimiz kendi işimiz gibi sahiplenmemize mani durumlarda, proje için gerekli zaman ve bütçelerin ayrılmadığı işlere girmemize izin vermiyor. İnsanın kendisini kısıtlaması zor ancak kârlı olabiliyor. Tavsiye ederiz.
Bu yazı aslında 6 bölümden oluşmasını tasarladığımız bir nehir yazının ilk ve giriş bölümü olacak. Sıralayacak olursak yazının bölümleri şöyle olacak:
1 - Giriş
3 - İş süreci - Takip - Ek Talepler
4 - Sonuç - Tarafların Tatmini
5 - Bir Hatıra
6 - Çözüm - Tekrar Keşifler
Yazılar hazır olacak fakat sistem peyderpey otomatik olarak yayınlayacak.
Sektörde üretim yapan fakat muhakkak bir yerlerde “eski yazılımcı”nın maharetlerini dinleyen herkes söylediklerimize yabancılık hissetmeyecek. Biz meslektaşlarımızın çoğuna nazaran farklı olarak bu konuyu gündem maddesi yaptık ve üzerinde birkaç kaide tespit ettik. Hangi işi yapıyorsanız yapın devamlı olmak için müşterinizin memnuniyetini gözlemeli ve bir standart belirleyerek onun altına düşmemelisiniz. Herkesi memnun etmek gibi anlamsız bir hedefe yönelerek kendiliğinizden ödün vermek yerine belirlediğiniz eşiğin altına düşmemek daha akılcı ve satış konusunda daha çözüm odaklı bir yaklaşım olacaktır.
Peki, bu eşik nasıl tespit edilir? Müşteri adayınıza uygun üslup ve usulle nasıl aktarılır? İş süreci hangi ilkelerle nasıl yönetilir? En nihayetinde iş tesliminde vaatleriniz, niyetiniz, yaklaşımınız ve ürünleriniz nasıl sunulmalıdır? Bu sorulara anlaşılır cevap vermeye çalışacağız ancak unutulmamalıdır ki: “Her iş kendi şartlarını doğuran bir projedir”. En azından bizim yaklaşımımız bu.
Bir sonraki yazıya girizgah olabilecek bir itirafta bulunayım: müşterilerimle empati yapacak tecrübe ve bakış açısını yakalayacak kıvama geldiğimde fark ettim ki yazılım işi “yasal hayali ticaret”tir. Neden ve nasıl bu görüşü savunduğum bir sonraki yazının konusu.